1. hepsiburada
  2. Kitaplar Filmler Müzikler
  3. Kitaplar
  4. Edebiyat Kitapları
  5. Roman Kitapları
  6. Genel Konular Kitapları

Atsız Fikri Eserler Seti 9 Kitap - Hüseyin Nihal Atsız

Atsız Fikri Eserler Seti 9 Kitap - Hüseyin Nihal Atsız
Mağaza: hepsiburada
Son Fiyatı: 1295.00 TL

Benzer Ürünler

Satıcıdan aynı kategoride diğer ürünler

Tümü

Ürün bilgileri

Çanakkale'ye Yürüyüş Çanakkale’nin büyük şehitlerinin ruhlarını şad etmek amacıyla içleri millî şuur ve kinle dolu dokuz genç, 3 Ağustos 1933 Perşembe akşamı Sirkeci’den kalkan Selamet vapuruyla bu ölüm – dirim çarpışmalarının yaşandığı mukaddes toprakları ziyaret etmek üzere yola koyulurlar: Atsız’ın başını çektiği kafilede, emekli bir yüzbaşı olan Naci Akıncı ve oğlu Nuri Akıncı, “Tolunay” adıyla çağrılan tarih öğrencisi ve ileriki yıllarda Atsız’ın eşi olacak Bedriye Sabit, edebiyat öğrencisi ve Atsız’ın kardeşi Nejdet Sançar, coğrafya öğrencisi Musavver Ünlüsü, lise öğrencisi ve “Mengüç” adıyla çağrılan Fethi Tevetoğlu, lise öğretmeni ve o gezi sırasında Atsız’la evli olan Mehpare Taşduman ve ileride Türk siyasetinin önemli isimlerinden biri olup Millî Eğitim Bakanlığı da yapacak olan Tevfik Celal (İleri) yer almıştır. Millî gurur ve vakarla gerçekleştirilecek Çanakkale anmalarının başlatıcısı olma şerefini taşıyan bu Türk kafilesinin, yolda ve kanlı boğuşma alanlarında geçen 9 günlük ziyaretlerinde düşman milletlerin anıtlarıyla, Türk şehitlerinin ise sahipsiz ve açıkta kalmış naaşlarıyla dolu Çanakkale harp sahalarında kopardıkları çığlık, hem kendilerinden sonraki ziyaretlere ilham kaynağı olmuş hem de Çanakkale’de yapılacak büyük bir anıt için milliyetçi gençliği teşvik etmiştir. Çanakkale’ye Yürüyüş’ün bu yeni basımında sadece Atsız’ın metni değil, Nejdet Sançar, Tevfik İleri, Rüknettin Fethi Olcaytu gibi isimlerin yazıları ve ayrıca Çanakkale’ye abide yapılması için Millî Türk Talebe Birliği’nin girişimlerine dair yazı ve haber metinleri ile 30 yıl sonra yaşanan Kadeş vapuru rezaletine dair Millî Yol dergisinde yer alan haber de yer almış, Çanakkale’ye Yürüyüş’ün temiz ve imanlı gençlerinin birkaç kuşağa uzanan etkisini bütünlüklü olarak görme imkânı da böylece sağlanmıştır. Türkçülüğe Karşı Haçlı Seferi ve Çektiklerimiz Türkçülüğe Karşı Haçlı Seferi ve Çektiklerimiz, Atsız’ın, Büyük Doğu dergilerinin 6 Mart 1959 – 16 Ekim 1959 tarihleri arasında haftalık olarak 33 sayı neşredilen “IX. Dönem”inde tefrika edilmiş hatıratıdır. Askerî Tıbbiye yıllarından (1922-1925) Orhun dergisinin “II. Dönem”inin başına, yani Ekim 1943’e, kadar olan hatıralarını; ibretâmiz hâdiselerin içinde ve yakın tarihin mühim isimlerinin önünde cereyan eden hayat sergüzeştini, akıcı ve eşine az rastlanır bir mizah diliyle yazan Büyük Atsız, tek parti yıllarının çetin mücadele ortamında nasıl gadre uğradığının salt kişisel bir anlatısını değil, ayrıca cumhuriyetin erken dönemlerinde Türk milliyetçiliği tarihinin öncü kuşakları olarak ortaya çıkan insanların seciyelerinin yoğrulduğu vasatı aydınlatan birincil bir kaynağı da ortaya koymuştur. Ne yazık ki Büyük Doğu’nun 33. sayısından sonra kapanmasıyla akim kalıp, Atsız’ın “dram” olarak nitelendirdiği esas konusunu teşkîl edecek Irkçılık-Turancılık Davası’nın safahatına giremese de, hatıra serisinin söz konusu niteliği, bu tamamlanmamış haliyle dahi haleldâr olmamaktadır. Türkçülüğe Karşı Haçlı Seferi ve Çektiklerimiz, bir neslin en büyük temsilcilerinden birinin kaleminden dökülmüş özgün bir metin olarak, ilk defa bu baskıda kitaba ilave edilen söyleşilerle birlikte, hâlâ tarihî kıymetini korumaktadır. Türk Ansiklopedisindeki Yazıları Nihal Atsız'ın Türk tarihinin kaynaklarını incelerken gösterdiği titizlik okuyucunun malumudur. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yayımlanan Türk Ansiklopedisi için yazdığı maddelerde edebiyat, tarih, din ve askerlik tarihimizin mühim simalarını ele almaktadır. Okuyucu bu eserde, Oğuzhan'dan Edirneli Nazmi'ye, Gelibolulu Mustafa Âli'den Barbaros Hayreddin Paşa'ya uzanan bir tarihi bütünlük şuurunun izlerini bulacaktır. Türk Edebiyatı Tarihi "Tanrının devlet güneşini Türk burçlarından doğdurmuş olduğunu ve onların ülkeleri üzerinde göklerin bütün dairelerini döndürmüş bulunduğunu gördüm. Tanrı onlara Türk adını verip yeryüzüne hâkim kıldı. Zamanımızın hakanlarını onlardan çıkardı. Dünya milletlerinin idare yularını onların eline verdi. Onları herkese üstün eyledi. Kendilerini hak üzre kuvvetlendirdi. Onlarla birlikte çalışanı, onlardan yana olanları aziz kıldı ve Türkler yüzünden onları her dileklerine eriştirdi. Bu kimseleri kötülerin şerrinden korudu. Okları dokunmasından korunabilmek için aklı olana düşen şey, bu adamların tuttuğu yolu tutmak oldu. Derdini dinletebilmek, Türklerin gönlünü almak için onların dilleriyle konuşmaktan başka yol yoktur. Bir kimse kendi takımından ayrılıp da onlara sığınacak olursa o takımın korkusundan kurtulur. Bu adamla birlikte başkaları da sığınabilir." (Kaşgarlı Mahmud, Dîvânü Lugati't-Türk'ten; yazılışı:1072) Türk Ülküsü Bir ülkünün çevresinde toplanmak ve onun için ölümü göze alarak savaşmak ne güzel şeydir! İnsanlar ancak ülkü ile hayvanlardan ayrılabiliyorlar. Millî bir ülkü olmadıktan sonra, insanın hayvandan ne farkı kalır? Hayvan, ölümden ve ızdıraptan kaçar, kuvvetliden korkar. Ölümden korkmayan, ızdıraptan kaçmayan, kuvvetli ile savaşı göze alan yaratık, ancak ülkücü insandır. Bir zamanlar dinler insanları hayvan olmaktan kurtarmak için çalıştı, onlara Tanrı'dan öğütler verdi. Bugünkü ülküler, tamamıyla millîdir. Dinî inancı da içine almış olan millî ülkü, insanları sürükleyen, güçlendiren ve asilleştiren bir duygu ve düşüncedir. Bugünün kaba maddeciliği arasında Türk ülküsü sararmış, biraz küllenmiş gibi görünüyor. Maddecilik hastalığı geçtiği zaman, o yine parlayacaktır. Onun için Türk ülküsüne sarılmaya mecburuz. Bütün Doğu milletlerini yendiği halde yalnız Türklerle başa çıkamayan Batı'nın içine sinmiş düşmanlığı ve hıncı karşısında, bizim silahımız, Türk ülküsüdür. Tek başına Avrupa'ya dalan ve yüzyıllarca tek başına bütün Avrupa milletlerine karşı Allah'ın adını savunan Asya arslanları zaman zaman gaflet uykusuna dalmışlar, fakat sonra sıçrayıp şahlanmışlardır. Bu seferki dalgınlık biraz tehlikeli gibi görünüyor. Çünkü içinde bir de yabancıya hayranlık unsuru var. Tehlikeler nereden gelirse gelsin, ne kadar büyük olursa olsun, tek çare ve tek ilacı Türk ülküsü'dür. Tarih, Kültür ve Kahramanlar Tarih şuuru, milletlerin hareket hatlarını tayine yarayan bir millî savunma silâhıdır. Hangi milletten düşmanlık gelmiştir? Hangi rejim faydalı veya tehlikelidir? Ne türlü şahıslar iyilik ve kötülük edebilir? İşte bütün bunların cevabını tarih şuuru verir. Türk milleti, aşağı yukarı binlerce yıllık mazisine rağmen çok genç milletlerdendir. Bu yüzden tarih şuuru olgunlaşamayan Türk milletine, bu şuuru tamamıyla kaybettirmek için düşmanları tarafından yapılan telkinler, yani zehir sunmalar pek çoktur. Ecdadı ve kanı ile bu toprağa bağlı olan normal bir insan, şahsî düşünceleri ne olursa olsun, topluluktan ne derece ayrı düşünürse düşünsün, fedakârlık edemeyeceği bazı sınırlara, mukaddes bildiği değerlere sahiptir. Böyle bir insan yurt topraklarından en küçük parçayı bile yabancılara bırakmayı düşünemez. Bir takım dolambaçlı yollarla, milletin mukaddes tanıdığı şeylerin aleyhinde bulunamaz. Tarihî düşmanımız olan milletlerle dost olmaktan bahsedemez. Milletimiz üzerinde yabancı bir devletin hâkimiyetini aklına bile getiremez. Getirirse ya anormal bir çılgındır, ya satılmış bir haindir veya bizden olmayan bir yabancıdır. Bunların üçü de bir kapıya çıkar. Turancılık, Milli Değerler ve Gençlik "Turancılık" deyince Türkiye'de anlaşılan şey, tarihî mirasları da dâhil olduğu halde bütün Türkleri tek devlet halinde birleştirmek ülküsüdür ve her ülkü gibi nesillere bakan, kan ve can vergisi isteyen, gönüllere heyecan katan bir inançtır. Tarihi, savaşları ve fütuhatı dolayısıyla hemen bütün dünyaya antipatik gelen Türk milletinin yeniden birleşerek şahlanması birçok milleti korkuttuğu için; bu şahlanış sonunda bazı devletler ortadan kalkacağı veya küçüleceği için; hatta dünya çapındaki büyük ticaret ortaklıklarının çıkarları baltalanacağı için Turancılık ülküsü büyük bir direnişle karşılanmakta, bu direnişin propagandası ve fikriyatı yapılmakta, bu propaganda Türkiye içinde tesirli olmaktadır. Turancılık ülküsüne karşı Türkiye'deki muhalefet ya bunun Türkiye'yi büyük tehlikelere atacak bir macera sayılmasından yahut Türkiye dışındaki Türklerin de en az bizim kadar Türk olduklarının bilinmeyişinden, yahut da bugünkü sınırlarımız içinde 4000 yıldan beri üstüste yığılan etnik zümreleri ve kültürleri karıştırıp bunlardan şimdiki dili Türkçe olan bir "halk"ın peydahlandığını kabul etmekten doğmaktadır. Moskof uşağı oldukları için Turancılığın Rusya'yı devirmesinden korkanların muhalefetini kaale almıyorum… Türk Tarihi Üzerinde Toplamalar Bu kitap H. Nihal Atsız hocanın 1933-1936 yılları arasında yazdığı makalelerin yine kendisi tarafından toplanıp yayınladığı bir “toplama”dır. Hocanın bunları, yaptığı çalışmalar henüz olgunlaşmadığı için, bir ön hazırlık olarak yayınladığını belirtmek maksadıyla “Toplamalar” ismiyle kitaplaştırdığını söylemek yanlış olmaz diye düşünüyoruz. Konuyu böyle ele alınca, konunun o günden bugüne muhtelif araştırmalar ve eserlerle zenginleşmiş olduğunu, onun için de kitaptaki bilgilerin yeni veriler ışığında değerlendirilmesi gerektiğini, muhtevasındaki yanlışlıklarının, yanılgılarının, hataların bu yeni veriler doğrultusunda düzeltilmesinin, eksikliklerin tamamlanmasının, bunlara yeni bilgiler eklenmesinin yeni araştırmacıların himmetine bağlı olduğu da âşikârdır. Biz bu çalışmayı, Atsız Hoca'nın Türk Tarihi üzerindeki çalışmasının bir başlangıcı olduğunun göstergesi olarak bilinmesi ve bir köşede unutulmaya mahkûm bırakılmaması için yayınlayıp okuyucuların ve araştırıcıların dikkatine sunuyoruz. Tarihçilerden Türk Tarihi'nin başlangıcından günümüze en mükemmel şekilde ortaya konmasında gecikildiğini görmelerini ve bu onur verici görevi bir an önce yerine getirecek gayreti göstermelerini, bunun sorumluluğunu vicdanlarında duyarak hareket etmelerini bekliyoruz. Türk Tarihinde Meseleler Türk tarihi henüz tedvin edilmemiştir. Bu kadar büyük ve mühim bir milletin tarihi için “henüz tedvin edilmemiştir” demek ilk bakışta insana imkânsız gibi görünse de bu, bir gerçektir. Bunun başlıca üç sebebi vardır: Birincisi, Türk tarihinin başka milletlerle asla ölçüştürülemeyecek kadar geniş bir coğrafya sahasında geçmesi; ikincisi Türk tarihçilerinin devletten çok hanedanlara değer vermesi; üçüncüsü de Türk milletinin tarihi yapan, fakat yazmayan bir millet karakterinde olmasıdır. Bu sebeple Türk tarihinin en çok bilinen şahısları ve olayları üzerinde bile bazen derin fikir ayrılıkları göze çarpmaktadır. Bu kitap, bu fikir ayrılıklarından doğan meselelerin bir bölümünü ele alarak tartışmak, bir sonuca varmak için yazılmıştır. Türk tarihinin meseleleri şüphesiz, yalnız burada ele alınanlardan ibaret değildir. Maksat, bu meselelerden birkaçını göstererek aydınların, özellikle tarihçilerin dikkatini bu konular üzerine çekmek, ihtilâflı noktalarda fikir birliğine varmak için gerekli toplantıların ve tartışmaların yapılmasına yol açmaktır. Bunlar yapılabilirse tarihimiz tedvin olunmak yoluna girecektir.

Fiyat Geçmişi