1. D&R
  2. Kitap
  3. Edebiyat
  4. Roman
  5. Türk Romanı

Tarık Tufan Seti-7 Kitap Takım

Tarık Tufan Seti-7 Kitap Takım
Mağaza: D&R
Son Fiyatı: 120.30 TL

Benzer Ürünler

Satıcıdan aynı kategoride diğer ürünler

Tümü

Ürün bilgileri

Setin İçindeki Kitaplar Hayal Meyal   Akıl hastanesinde kalan o sarışın, zayıf kız akordeonunu çalarken hep aşkını düşünüyormuş meğer. Çaldığı bütün parçaları onun hayaline adıyormuş. Gözlerinden anlamıştım zaten. Başka türlüsü mümkün değil. İnsanın ancak aşkı için şarkı söylerken gözleri bu kadar parlar. Hele bu kadar solgun bir yüzle şarkı söylerken birden değişiveriyorsa... Bir enstrüman çalmayı sırf bunun için isterdim. Biliyor musun sonbahar gelince İstanbul susuyor bazen. Bu şehir sustuğunda en çok martılar hüzünlenir.   Bir Adam Girdi Şehre Koşarak   Camlardan ölesiye sarkan gündelikçi kadınlar, elindeki eczane poşetleriyle çaresiz bekleyen yaşlı adamlar, pazar yerlerinden artık toplayanlar, eskimiş kıyafetleriyle düğün salonlarında şarkı söyleyenler, sefer tasından utanan genç adam ve diğerleri. Şehrin ötekileri yani. Biraz Raif Efendi, biraz Maria Puder, Sartre, Bachelard, Anna ve biraz Kudüs. Karanlık, rutubetli, çok bağırışlı, çok nefessiz, çok sabahsız, çok aşksız, çok çiçeksiz, çok neşesiz, çok kitapsız bir şehirde hayatta kalabilmek için her şey. Büyücülerin, haramilerin, borsacıların, reklamcıların, korsanların, işgalcilerin, bankacıların elinden kurtulabilmek için yani. Tarık Tufan, 'Bir Adam Girdi Şehre Koşarak' kitabında her şey hızla akarken, yavaş gidenleri, yorulanları, rekabete güç yetiremeyenleri ve onların mekanlarını anlatıyor.   Kekeme Çocuklar Korosu 'Modern yaşam ölümü unutturur' der Ahmet Hamdi Tanpınar. Bu söz herhalde en çok 1980 sonrası kuşak için geçerli. Sadece ölümü unuttursa iyi, tüm değerleri de yapboz haline getirdi. Popüler kültürün hızlı yayılışı ve modern yaşam tasarımları birçok hayatı ve duyarlılığı kapitalizmin çöp kutularına yuvarladı. Artık neredeyse hemen her şeyin bir 'bedeli' ya da 'fiyatı' vardı. Bu hızlı yaşamda kendini içlerine hapsedenler İslamcı söylemin tarafında yer alanlardı. Elinizdeki kitap 1990-2000 yılları arasında İslamcılık söyleminin bir tarafında yer tutmuş kuşağın içinde biriktirdiklerini 'dikkafalı' bir söylemle dışavurumu; bu koronun çocuklarına ulşabilmiş, kimi zaman bağıra çağıra, kimi zaman da dudak ucuyla söylediklerini anlayan kitlenin kitabıdır. Kekeme Çocuklar Korosu içinde barındırdığı insanlar ve onların öyküleriyle kocaman bir duygu dünyasına karşılık geliyor.   Beni Onlara Verme 'Ruhuma musallat olmuş o uçurumların kenarında yaşayabilmek için aylardır bıkmadan usanmadan çocukluğumun yüzlerini, sokaklarını, ağrılarını yazıyorum. Delirmişçesine, hafızamın kuytu, karanlık, ıssız yerlerine, çocukluğuma, ilk gençliğime, utançlarıma, kavgalarıma bakıyorum bir şeyler bulabilmek için. Ne arıyorum? Bu kadar öykünün içinde aradığım nedir? Bir kere de mutlu bitsin şu hikâyelerin sonu diyenlere ne cevap vereceğim?' Bir kere sevdiğinin yüzüne baksa ölecek âşıklar… Güzelliğini bir yara gibi taşıyan kadınlar… Gururundan ölenler, gidenler, tam söyleyecekken susanlar, yıkık krallıkların prensesleri… Tarık Tufan, Beni Onlara Verme’de bir semti, o semtin mahallelerini ve o mahallelere sıkışmış karakterlerin birbirinden ilginç hikâyelerini anlatıyor. Tarık Tufan’ın etkileyici ve akıcı dilinden kimi zaman karanlık, can yakan masalsı hikâyeler. Beni Onlara Verme cüretli ve içten bir meydan okuma.   Şanzelize Düğün Salonu 'Şeyh babamın vefatından hemen sonra, yeni şeyhin kim olacağını görebilmek için rüyayı bekleyen dervişler, rüyalarında aynı gece, aynı kişiyi görüp vaziyetin mahiyetini anlayabilmek için sabahın erken saatlerinde kapımı çaldıklarında, gece boyunca vücudumun her zerresine sirayet etmiş şarabın etkisinden henüz kurtulamamıştım.' Tarık Tufan'dan 'hayat bu, her şey olur' diyen bir roman! Şanzelize Düğün Salonu'nun 'isimsiz' kahramanı bir aşk için evinden çıkıp savrulmaya başlayınca, kendisini daha önce hiç yaşamadığı türden şaşırtıcı ve bir o kadar da tuhaf olayların içinde buluyor. Tarık Tufan sevilen üslubu, hakiki hayreti ve 'acayip' kurgusuyla bizi ilgi çekici bir yolculuğa çıkarıyor. Kahramanın oradan oraya savrulmasıyla gelişen bu yolculuk bir yanıyla da insanın içine doğru uzanan bir arayış.  'Aşk bize kefil oluyor bir yerde. Kalan borcumuzu temizliyor. Borç dediğim, hayata olan borcumuz; iyi insanlara, deftere yazan bakkallara, az isteyince de çok veren lokantacılara, yaptığı yemekten bir kap da sana getiren komşu kadınlara olan borcumuz. Kalan son canımızı kendi elimizle almamıza mâni oluyor. Tesellimiz oluyor. İyi tarafından bakalım. İnsanları masum olduğumuza inandırabiliriz. Ya da insanları boş verin; Allah'ı inandırırız. Âşık adamın kötülüğü de aşkı kadar aşikâr olur. Ne varsa yüzümüzde var. Başka da bir şey yok. Bu!'   Bir Adam Girdi Şehre Koşarak Camlardan ölesiye sarkan gündelikçi kadınlar, elindeki eczane poşetleriyle çaresiz bekleyen yaşlı adamlar, pazar yerlerinden artık toplayanlar, eskimiş kıyafetleriyle düğün salonlarında şarkı söyleyenler, sefer tasından utanan genç adam ve diğerleri. Şehrin ötekileri yani. Biraz Raif Efendi, biraz Maria Puder, Sartre, Bachelard, Anna ve biraz Kudüs. Karanlık, rutubetli, çok bağırışlı, çok nefessiz, çok sabahsız, çok aşksız, çok çiçeksiz, çok neşesiz, çok kitapsız bir şehirde hayatta kalabilmek için her şey. Büyücülerin, haramilerin, borsacıların, reklamcıların, korsanların, işgalcilerin, bankacıların elinden kurtulabilmek için yani. Tarık Tufan, 'Bir Adam Girdi Şehre Koşarak' kitabında her şey hızla akarken, yavaş gidenleri, yorulanları, rekabete güç yetiremeyenleri ve onların mekanlarını anlatıyor. Ve Sen Kuş Olur Gidersin ’Bir sevgili gittiğinde , ona baktığınız gözlerinizi de alıp gitmiştir.Bir Sevgili gittiğinde , altında onunla dolaştığınız gökyüzünü de alıp gitmiştir.Bir kuş , bir sevgili …İnsan kaybettikleriyle insandır. ‘’Tarık Tufan . Ve sen kuş Olur Gidersin’de kendi karanlığında kaybolmuş bir adamın hayatla giriştiği çetin ev yorucu kavgayı anlatıyor.Bu zorlu kavganın üstüne bir de imkansız aşk eklendiğinde kahramanın içine hapsolduğu daire gitgide daralmaya başlar. Kuş kafesleri yapan bir adamın yanında çalışmak yaralarını dindirmeye yeter mi ?Bütün bunların cevabını kahramanın iç sayıklamalarından öğreniyoruz :   ‘’ Susuyor olmam , acı çekmediğim anlamına gelmez.’’    Tarık Tufan’ın samimi üslubuyla etkileyici bir kitap   Kraliçenin Pireleri 'Şimdi bulabildiğim tüm soru cümlelerini üst üste yığıp bulabildiğim en merhametli cevabın dizlerine yaslamak istiyorum başımı. Bulabildiğim en müşfik cümlenin önünde bir an olsun düşünmeksizin iyiden iyiye bitik, yorgun vücudumu yere bırakmak istiyorum. Uzanmak ve hangi günahtan kalma olduğunu kestiremediğim acıların yorgunluğunu bir parça olsun üzerimden atmak istiyorum. Uyumalıyım. Uzunca bir süre. Sınırların, para birimlerinin, zaman ölçülerinin değiştiği çağlara dek.'   Kraliçenin Pireleri, Tarık Tufan’ın hayata bakarken dikkat kesildiği olayları ve duyguları anlatan denemelerden oluşuyor. Her denemede kendini gösteren samimiyet, yalın anlatım ve incelikli bakış okuru bir çırpıda içine çekiyor. Herkesin görüp geçtiği ve sıradanlaşmış durumlar, Tarık Tufan’ın anlatımıyla insanın kalbini yoran sorgulamalara dönüşüyor. Karanlık mahalleler, giden kadınlar, kırılgan yüzler, kayıplar, eski şarkılar ve her şeye yeniden başlayabilme cesareti… Tarık Tufan yaralarımıza dokunmaya devam ediyor.   'Hayatımın parçalarını nasıl bir araya getirebileceğim konusunda en küçük bir fikrim de yok. 'Nereden başlamalı? Başı ve sonu iç içe geçmiş bir hikâyede ortaya çıkacağı anı karıştırmış bir kahraman gibiyim. Nerede ortaya çıksam yanlış karedeyim.' (Tanıtım Bülteninden)   )

Fiyat Geçmişi

Dönem içi en ucuz fiyat: 22 Kasım 2021 tarihinde 90.75

Dönem içi en pahalı fiyat: 3 Ağustos 2021 tarihinde 128.7